KAMP ATEŞİ :)
Tatilin son günleri, benim için tencere dibi sıyırmak kadar keyifliydi. Eylül ayı benim için çocukluğumdan beri Ocak ayı niteliğindedir. Sanki bir yıl biter yeni bir yıl başlar, Eylül'e girmeden Agustos'un son günleri iki aylık yaz tatilinin en yorucu ama en keyifli günleriydi.
Arkadaşım Meral'in aylar öncesinden davet etmesi ve zaman yaklaştıkça davetini tekrarlaması üzerine gitmeye karar verdim. Ve iyiki gitmişim Meral bu kadar tatlı, cana yakın ve sevimli bir kız arkadaş olmasaydı sanırım yaz tatili dönüşü yorgunluğuyla böyle bir etkinliğe gitmezdim. :)
Gelelim Arkadaşlarla çıkılan yola Edirne Keşan'a bağlı Mecidiye beldesi Kale koyu (italyan koyu olarak da biliniyor. Ama siz siz olun Mecidiye de ki esnafa İtalyan koyu nere demeyin :) Kale koyu diye sorarsanız daha sıcak karşılanabilirsiniz) İsmini koy'un etrafını saran kaleden alıyor. Araştırabildiğim kadarıyla Kale'nin ilk yapım aşaması Roma dönemi Ortaçağda da Trakya topraklarına yerleşen bir çok topluluğun izlerini taşıyor. Kalenin Şu an ki hali harap durumda ... Ama Kale'ye çıkarsanız manzara güzel girintili çıkıntılı sahil boyunca bir yanda Mecidiye sahil diğer yanda Uzunkum sahil görünüyor. Deniz ve kamp alanı gerçekten güzeldi ama var olan küçük tesis ciddi anlamda yetersizdi ki sahil işletmesi sene'ye Muhtarlığ'a bırakılıyormuş bu tesisi bile arar mı olunur yoksa daha iyisi mi olur bilemiyorum. Kamp alanında su bile alabileceğiniz bir işletme yok tüm ihtiyaçlar Mecidiye köyün'den karşılanıyor. Köy yürüme mesafesinde uzak araçla gidip gelmek daha mantıklı...
İşte benim 1+Doğa yazlığım :)
Çadır Şok marketten 50 küsür civarında inanılmaz makul fiyata aldım. Ve gerçekten benim gibi taze kampçı biri için kurması toplaması çok pratik bir çadır. Yatak İzmir Kipa'dan maalesef onun için aynı şeyi söyleyemeyeceğim kendinden uyku tulumlu yatağı gelmeden önce almştım kontrol etme fırsatım olmamıştı maalesef kaçak var hava kaçırdığı için bir süre sonra sönüyor 32 tl'ye almıştım. Şişme yatağın her zaman riskli olduğunu farkettim, Kamp yatağı edinmek daha mantıklı olabilir.
Kamp mutfağı :) tüm zorluklara rağmen yemekler gayet lezzetliydi. Herkesin ellerine emeğine sağlık.:))
Yemek masası :) Şezlong'un ne kadar işlevsel bir malzeme olduğunu keşfettiğimiz an...:)))
Özkan, Meral ve Zuhal kamp alanına herkes farklı zamanlarda ulaştı. İlk gün dört kişiydik ve sonradan gelenlere dün'ü anlata anlata bitiremedik :) Zuhal kamp'ın en çalışkan insanı resmen hepimiz derledi topladı Kamp'ın annesi gibiydi.
İlk sabah kahvaltımız gece yarısı Deniz'in de kamp alanına ulaşmasıyla beş kişi olduk. Kamp'da her sabah menemen vardı. Nerdeyse hergün yerim yaz boyunca yaparım ama bu konuda maalesef fazla tutucuyumdur illa içinde köy biberi olsun isterim varsa kırmız biberde olsun, domatesler fazla sulu kalmamalı, kesinlikle içinde soğan olmamalı ..... Yoksa o menemen bana haram :) bu nedenle kimseye menemen yapmayı çaktırmadan kaptırmamaya çalıştım. :) Misal sabah annem menemen yapıyorsa ben açım demektir :)))
Son akşam Levreklerimiz :))))
Özkan arkadaşımız sayesinde ilk akşam hariç her akşam mangal vardı. Ellerine sağlık ... :)
Kamp alanınından görünüş.:)
İlk kamp yazım için http://ovgukeskin.blogspot.com/#!/2013/05/icideki-kampci-atesini-yaktim.html içimde ki kampçı ateşini yaktım demiştim, bu sefer ateşi harladım galiba :) İçimde ki bu ateşin bir ömür yanması dileğiyle İnşallah daha nice nice kamp yazısı yazarım :) Büyük sayılabilecek bir kamp grubuyduk çoluk çocuk kocaman bir aile gibiydi, ve herkes olabildiğince uyumlu ve özveriliydi. Benim için güzel bir deneyim oldu grubdan aslında tanıyorum diyebileceğim iki kişi vardı sadece Meral ve Özkan ama en az onları tanımaktan mutluluk duyduğum kadar tanışmaktan keyif aldığım yeni arkadaşlarım oldu ki aslında, insan ilişkileri benim için çok zor bir sınav gibidir. Çoğu zaman öğretmenler odasına gidip oturmak bile fazlasıyla tedirgin edici olabiliyor. Küçük kalabalıklar bile beni yorar ya da tedirgin eder .:( Ama Arkadaşlar o kadar içten, iyi, eğlenceli ve anlayışlılardı ki bu sefer Ay' a ayak basmama gerek kalmadı :))) Her zaman önce biz, bizim hayatı algılayışımız, bakış açımız yaşadığımız an'ı ve hayatımızı güzelleştirir sonra çevremizde ki insanlar. Çevremizi saran dostlar, arkadaşlar, ailemiz, eşimiz belki çocuklarımız ne kadar renkli, ne kadar farklıysa hayat işte bizim için asıl o zaman gerçekten zenginlik ve hediye olmaya başlar. Ama çevremizi saran insanlar farklılığa tahammülü olmayan, anlayışsız içine bir General ya da SS subay'ı kaçmış gibiyse sürekli yanlarında kendinizi ifade edemiyorsanız, kendiniz olmaktan rahatsız olmanızı sağlıyorlarsa, Ay'a ayakda basarsınız başka galaksilerde ararsınz. Çünkü, ciddi anlamda yaşadığınız anlar eziyet olabilir. Bu nedenle ben genelde sıklıkla kendi içime kaçarım. Çünkü hayatta kendi kendime eğlenebildiğim kadar eğlenebildiğim anım çok azdır, kendimle olmak birlikte olmaktan keyif aldığım bir dostla olmak gibi ve o dostla olmak yani yalnızlığım benim için ciddi bir ihtiyaç:) Herkes gibi bende şükredecek hiçbir şeyim olmasaydı da sadece ben ben olabildiğim için yaşadığım her an şükrederim. Kendinin değerini bilemeyen bir insanın başka insanların'da değerini bileceğine inanmıyorum. Ve tanıdığım, yeni tanıştığım arkadaşlarımın değerini gerçekten bilmeyi diliyorum.
Bu sene gerçekleştirilmesi gereken hedeflerim arasında daha fazla sosyalleşebilen bir insanoğlu olabilmeyi becermek vardı. :) Bu konuda fazlasıyla umutsuz bir vak'a olsamda bu sefer şeytanın bacağını kırsam iyi olur :) Zaman geçip yaş aldkça , büyüyüp, olgunlaştıkça insanın biriktirebileceği en kıymetli hazinenin, sonsuza götürebileceği tek şeyin eş dost, insan olabileceğini öğreniyor. Her zaman bu kadar şanslı olayım her zaman bu kadar iyi insanlarla karşılaşayım ki benimde sonsuza götürebileceğim bir sürü insanım olsun Amin :)))))
Arkadaşım Meral'in aylar öncesinden davet etmesi ve zaman yaklaştıkça davetini tekrarlaması üzerine gitmeye karar verdim. Ve iyiki gitmişim Meral bu kadar tatlı, cana yakın ve sevimli bir kız arkadaş olmasaydı sanırım yaz tatili dönüşü yorgunluğuyla böyle bir etkinliğe gitmezdim. :)
Gelelim Arkadaşlarla çıkılan yola Edirne Keşan'a bağlı Mecidiye beldesi Kale koyu (italyan koyu olarak da biliniyor. Ama siz siz olun Mecidiye de ki esnafa İtalyan koyu nere demeyin :) Kale koyu diye sorarsanız daha sıcak karşılanabilirsiniz) İsmini koy'un etrafını saran kaleden alıyor. Araştırabildiğim kadarıyla Kale'nin ilk yapım aşaması Roma dönemi Ortaçağda da Trakya topraklarına yerleşen bir çok topluluğun izlerini taşıyor. Kalenin Şu an ki hali harap durumda ... Ama Kale'ye çıkarsanız manzara güzel girintili çıkıntılı sahil boyunca bir yanda Mecidiye sahil diğer yanda Uzunkum sahil görünüyor. Deniz ve kamp alanı gerçekten güzeldi ama var olan küçük tesis ciddi anlamda yetersizdi ki sahil işletmesi sene'ye Muhtarlığ'a bırakılıyormuş bu tesisi bile arar mı olunur yoksa daha iyisi mi olur bilemiyorum. Kamp alanında su bile alabileceğiniz bir işletme yok tüm ihtiyaçlar Mecidiye köyün'den karşılanıyor. Köy yürüme mesafesinde uzak araçla gidip gelmek daha mantıklı...
İşte benim 1+Doğa yazlığım :)
Çadır Şok marketten 50 küsür civarında inanılmaz makul fiyata aldım. Ve gerçekten benim gibi taze kampçı biri için kurması toplaması çok pratik bir çadır. Yatak İzmir Kipa'dan maalesef onun için aynı şeyi söyleyemeyeceğim kendinden uyku tulumlu yatağı gelmeden önce almştım kontrol etme fırsatım olmamıştı maalesef kaçak var hava kaçırdığı için bir süre sonra sönüyor 32 tl'ye almıştım. Şişme yatağın her zaman riskli olduğunu farkettim, Kamp yatağı edinmek daha mantıklı olabilir.
Kamp mutfağı :) tüm zorluklara rağmen yemekler gayet lezzetliydi. Herkesin ellerine emeğine sağlık.:))
Yemek masası :) Şezlong'un ne kadar işlevsel bir malzeme olduğunu keşfettiğimiz an...:)))
İlk sabah kahvaltımız gece yarısı Deniz'in de kamp alanına ulaşmasıyla beş kişi olduk. Kamp'da her sabah menemen vardı. Nerdeyse hergün yerim yaz boyunca yaparım ama bu konuda maalesef fazla tutucuyumdur illa içinde köy biberi olsun isterim varsa kırmız biberde olsun, domatesler fazla sulu kalmamalı, kesinlikle içinde soğan olmamalı ..... Yoksa o menemen bana haram :) bu nedenle kimseye menemen yapmayı çaktırmadan kaptırmamaya çalıştım. :) Misal sabah annem menemen yapıyorsa ben açım demektir :)))
Son akşam Levreklerimiz :))))
Özkan arkadaşımız sayesinde ilk akşam hariç her akşam mangal vardı. Ellerine sağlık ... :)
Kamp alanınından görünüş.:)
İlk kamp yazım için http://ovgukeskin.blogspot.com/#!/2013/05/icideki-kampci-atesini-yaktim.html içimde ki kampçı ateşini yaktım demiştim, bu sefer ateşi harladım galiba :) İçimde ki bu ateşin bir ömür yanması dileğiyle İnşallah daha nice nice kamp yazısı yazarım :) Büyük sayılabilecek bir kamp grubuyduk çoluk çocuk kocaman bir aile gibiydi, ve herkes olabildiğince uyumlu ve özveriliydi. Benim için güzel bir deneyim oldu grubdan aslında tanıyorum diyebileceğim iki kişi vardı sadece Meral ve Özkan ama en az onları tanımaktan mutluluk duyduğum kadar tanışmaktan keyif aldığım yeni arkadaşlarım oldu ki aslında, insan ilişkileri benim için çok zor bir sınav gibidir. Çoğu zaman öğretmenler odasına gidip oturmak bile fazlasıyla tedirgin edici olabiliyor. Küçük kalabalıklar bile beni yorar ya da tedirgin eder .:( Ama Arkadaşlar o kadar içten, iyi, eğlenceli ve anlayışlılardı ki bu sefer Ay' a ayak basmama gerek kalmadı :))) Her zaman önce biz, bizim hayatı algılayışımız, bakış açımız yaşadığımız an'ı ve hayatımızı güzelleştirir sonra çevremizde ki insanlar. Çevremizi saran dostlar, arkadaşlar, ailemiz, eşimiz belki çocuklarımız ne kadar renkli, ne kadar farklıysa hayat işte bizim için asıl o zaman gerçekten zenginlik ve hediye olmaya başlar. Ama çevremizi saran insanlar farklılığa tahammülü olmayan, anlayışsız içine bir General ya da SS subay'ı kaçmış gibiyse sürekli yanlarında kendinizi ifade edemiyorsanız, kendiniz olmaktan rahatsız olmanızı sağlıyorlarsa, Ay'a ayakda basarsınız başka galaksilerde ararsınz. Çünkü, ciddi anlamda yaşadığınız anlar eziyet olabilir. Bu nedenle ben genelde sıklıkla kendi içime kaçarım. Çünkü hayatta kendi kendime eğlenebildiğim kadar eğlenebildiğim anım çok azdır, kendimle olmak birlikte olmaktan keyif aldığım bir dostla olmak gibi ve o dostla olmak yani yalnızlığım benim için ciddi bir ihtiyaç:) Herkes gibi bende şükredecek hiçbir şeyim olmasaydı da sadece ben ben olabildiğim için yaşadığım her an şükrederim. Kendinin değerini bilemeyen bir insanın başka insanların'da değerini bileceğine inanmıyorum. Ve tanıdığım, yeni tanıştığım arkadaşlarımın değerini gerçekten bilmeyi diliyorum.
Bu sene gerçekleştirilmesi gereken hedeflerim arasında daha fazla sosyalleşebilen bir insanoğlu olabilmeyi becermek vardı. :) Bu konuda fazlasıyla umutsuz bir vak'a olsamda bu sefer şeytanın bacağını kırsam iyi olur :) Zaman geçip yaş aldkça , büyüyüp, olgunlaştıkça insanın biriktirebileceği en kıymetli hazinenin, sonsuza götürebileceği tek şeyin eş dost, insan olabileceğini öğreniyor. Her zaman bu kadar şanslı olayım her zaman bu kadar iyi insanlarla karşılaşayım ki benimde sonsuza götürebileceğim bir sürü insanım olsun Amin :)))))
Yüreğine sağlık
YanıtlaSilValla Özkan senin de hem yüreğine hem ellerine sağlık :)))
Sil