Benim Sinemalarım

15/02/2010
KİMSENİN İRAN KEDİLERİNDEN HABERİ YOK

Festivalde izlediğim üçüncü film yönetmenliğini Bahman Ghobadi’ni üstlendiği İran yapımı film İran’da var olmaya ve müzik yapmaya çalışan yeraltı müzik gruplarını anlatıyor. Yönetmenin katkısını olduğu diğer bol ödüllü yapımlarda Sarhoş Atlar Zamanı ve Kaplumbağalarda uçar izlemediyseniz bile adını duymuşsunuzdur kesinlikle izlenmesi gereken filmleer yönetmenin bu son filmi içinde aynı şeyi söyleyebilirim. Bir kere müzikler çok hoş sırf bunun için bile izlenir.
Ghobadi bu film izinsiz 17 günde çekmiş insanlar ne zor şartlarda sanat yapmaya çalışıyorlar. Ghobadi işe fotoğrafçılıkla başlayıp sinemayla devam eden ve şimdide ilk albümünü çıkarmaya çalışan çok yönlü sanatçı kişilik filmin bazı karelerinde oyuncu olarak ve şarkı söylerken onu görmek mümkün. Filmdeki karakterler yaşadıkları baskı ve şiddet ortamına rağmen sistemle dalga geçerek bizlere eğlenceli anlar sundular ama kocaman gülümsemelerin ardından filmin sonu hazin bitiyor. Trajedi ve komedi iyi harmanlanıyor.
Her ne kadar İran yer altı müzik grupların konu alsa da film iki kişi üstünden anlatılıyor Ashkan ve Nigar kurdukları müzik grubunun şarkılarını daha özgür bir ortamda çalabilecekleri Londra’ya gitmek istiyorlar ama orda konser verebilmeleri için başka müzisyenlere ihtiyaçları var böylece onlarla birlikte müzisyen bulmak adına tüm yer altı müzik gruplarını gizli saklı kurulan derme çarpma stüdyoları ve hatta şehrin dışında bir ahırda prova yapmak zorunda kalan müzik grubunu tanıyoruz ve tabii pasaport ve vize sorunu yaşayan kahramanlarımız bu anlamda da bize İran’ın yer altı dünyasınıda gösteriyorlar.
Filmde İran’ın modern kentleşmesi de izlemek mümkün. Bu arada değinmeden edemeyeceğim her zaman Acem kızlarının güzelliğinden dem vurulur oğlanlarından bahsedilmez bu durum erkek egemen edebiyatın bir sonucu olsa gerek filmden anladığım kadarıyla komşuda ne cevherler var ne cevherler renk renk, desen desen.:)
Bu film en çok inadına yaşamak inadına sanat yapmak nasıl olur görmek için izlenir. Ghobadi iranlı olmasının yanında etnik köken olarak kürt bir yönetmen ve bu yıl festivvalde çeşitli ülkelerde yaşayan kürt kökenli yönetmenlerin filmlerine özel bir yer verilerek sürgün göçebe halkın onlar kadar sürgün ve göçebe sinemasınada ışık tutuluyor. şahsen sinemayı millileştirmek istemiyorm şu sineması bu sineması diye ama şuda bir gerçekki kürt yönetmenlerin çoğu ilhamını göçebe ve sürgün kürt toplumunun yaşantısından alıyor buda ister istemez kürt sineması denmesini dile getiriyor. Ghobadi de bu filminde ve daha öncekilerde de bu halka ait öğeleri yerinde ve güzel kullanıyor bu halkın acılarını sorunlarını hatta filmlerindeki trajediyi ve komediyi bile güzel harmanlaması aslında burdan gelyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KEDİŞLER :))))

NOESİS 2 :)

VOLANLI EKOSE BLUZ