THE FREE WILL


Çoktandır sinema yazısı yazamadığım bloğum bir ara iyice hanım hanımcık hal almışken son zamanlarda benim güncem durumuna geldi. :) Bütün yaz ilgimden yoksun bıraktığım bloğumu parmaklarımı kımıldatmaktan daha iyisine halim olmayan bugün şımartayım dedim.
Bu film izleyeli nerdeyse bir aydan daha fazla oldu ve ne yaparsam yapayım aylardır kafamın bir yanı bu filmle ilgili düşüncelerle dönüyor. İzleyip izlememek size kalmış olmakla birlikte kesinlikle izleyin derim. İlk 10 dk da beni devam edeyim mi yoksa bırakayım mı diye ciddi terettütde bırakmıştı. İlk sahnelerde ki kız gibi bende o günlerde ıssız bahçe yollarından bisikletle denize gidiyordum, birden korkuya kapılmak istemedim, neyse ki ertesi gün yine bisikletime bindim korkuların esiri olmayayım dedim :) Ama bazen tırssam iyi olacak...
Yönetmen: Matthias Glasner 1965 doğumlu Alman yönetmenin birçok ödülü var. Yönetmenin dışında yazarlık yönüde var. Filmin senaryosunu yazanlar arasında oda var diğeri başrol oyuncusu Jürgen Vogel, oyunculuk performansının bu kadar iyi olması sanırım hikaye'ye parmağını bulaştırmasından... diğer kadın başrol Sabine Timoteo, yapım yılı 2006 Vizyonda görmekte zorlanacağınız festivallik bir film hatta filmle ilgili Türkçe bir eleştiri ya da bilgi yazısı bulamadım :( 
Hikaye'ye geçelim hikayenin kahramanı Theo filmin başlarında bir gençlik yurdu mutfağında çalışırken birden öfkeleniyor ve tencereleri gençlere fırlatmaya şiddet göstermeye başlıyor, ve kovuluyor. Arabasına binip uzaklaşırken sahilin paralelinde bisikletiyle geçen bir kız görüyor ve arabayı saklayıp kızın peşinden gidiyor saçalarından sürüklüyor ve gerisi gerçekten izlemekte zorlandığım sahneler sonrasında kaçıyor. Yakalanıp bir kliniğe hapsediliyor ve rehabilite edilmeye çalışılıyor. Yıllarca süren tedavi sürecinden sonra şartlı tahliye ediliyor. Benzer pisikoloik sorunlu şartlı tahliye edilen kişilerin kaldığı paylaşımlı bir eve gözetmen denetiminde yerleştiriliyor. Devlet tarafından eğitildiği işi yapmak üzere bir kuruma yerleştiriliyor ve Yönetici suçunu sorduğunda söylüyor ve adamda en küçük bir tepki hatta ifade bile yok. Bu ifadesizlik ilk etapda insana şu soruyu sorduruyor fazla mı insancıl acaba ....  Hatta kızıyla karşılaştıklarında, her hali ben sorunluyum diyen kızıyla tanıştırıyor. O an şunu söylüyorum '' Bazı insanlar gerçekten fazla önyargısız ve affedici ''  Kız '' Netti '' o sıralar baba evinden kopma kendine ayrı bir hayat kurma çabalarında... Ama baba bunu hiç istemiyor. Diyorsunuz adam grçekten babacan!
Filmin devamında Theo ve Netti başka tesadüflerle ilerleyen bir ilişkinin içine giriyorlar. Kendine dokundurmakla ilgili sorunları olan bir kadınla, bir kadına insan gibi dokunmak konusunda ciddi sorunları olan bir adamın düşündüren durumu daha ilginç bir hal alıyor. Theo en küçük sorununda yine ciddi bir öfke kontrol sorunu yaşıyor ve bir kadına daha zarar veriyor. Ve devamında Netti'den ayrılıyor ve kendiyle ilgili gerçeği haykırıyor yıkılmış inanmak istemeyen kadın soluğu baba evinde alıyor. Babanın kollarının o kadarda şefkatli olmadığını anladığınız da ... Bazen fazla hoşgörülü insanların bunu hoşgörmek adına değil aslında kabul görmek adına yaptığını anlıyorsunuz. Karşınızda ki çocukluğundan itibaren öz babası tarafından cinsel istismara uğramış bir kadın nasıl parçalanmış bir ruha sahip olduğunu bile anlamak zor hem de çok zor...
Netti, Theo'nun ondan tüm kaçışlarına rağmen peşini bırakmıyor. Hatta geçmişte zarar verdiği kadınların biriyle görüşüyor kadın onuda mağdur sanıyor tam kendini ifade edcekken Netti mağdur olmadığını onun sevgilisi olduğunu söyleyip tuvalete gidiyor. Kadın arkasından tuvalete girerek ona kendine yapılan zararın aynını yapıyor ve tuvaletten çıkarken sanki artık onun için hayat o an başlamış gibi .... İnsanoğlu beni cidden düşündürüyor. Bir masum nasıl bir Canavara dönüşüyor yaptığı iğrençlikten zevk aldığı an aslında tüm masumiyetini yitirdi. Ve Netti insan kendinden nefret etmeye nasıl bu kadar odaklanır. Kendi değerinizin altında size davranılmasına izin verirseniz artık siz de kendi değerinizin o olduğunu düşünürsünüz. İnsan düşmanını kendi içinde taşır. Av bazen Avcısını arar tek gayesi av olmaktır çünkü... Netti sonunda Theo' yu bulur, Bir sahilde bileklerini keserken ... Film'de O an tek iyi olmaya gayret eden kişinin o olduğunu anlıyorsunuz. Engelleyemediği kendi içinde ki kötüye karşı içinde ki iyi yaşamaktan vazgeçiyor. Özgür olabilmesinin tek yolu bu... İyi insan olabilmek için kendinden bile geçebiliyor. Okuduğum bazı psikoloji makaleleride cinsel istismarın tedavisi olmadığı yönündeydi ama biz ısrarala yükselen insani ve modern değerlerle bu insanları toplum kazandırmaya çalışıyoruz. Bu durumda ne yasalara ne koruma güçlerine her insanın içinde varolan iyiye emanetiz.
Uzun zamandır beni bu kadar düşündüren bir film olmamıştı. Yazıp filmin etkisinden kurtulmak içinde ki iyiyi besleyen insanların ve hayatın olduğu bir dünya da yaşamak istiyorum :(   

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

KEDİŞLER :))))

NOESİS 2 :)

VOLANLI EKOSE BLUZ